Tek oğlu Kıbrıs'ta trafik kazasında hayatını yitirdiğinde kahrolmuştur. İnanıyorum ki şu an düştüğü durumda hissettikleri de farklı değildir.
Voleybolda bir biri ardına gelen zaferler, kupalar Mehmet Ali Aydınlar'ın yıldızının daha da parlamasına neden oldu. Aziz Yıldırım'dan sonra Ali Koç mu, Mehmet Ali Aydınlar mı gelecek tartışmalarının yaşandığı dönemde birden bire ve hiç ortada yokken tek aday olarak futbol federasyonu başkanı seçildiğinde olayların nasıl bu kadar hızlı ve bu yönde geliştiğine kendisinin de anlam veremediğini düşünüyorum.
Koltuğa daha yeni oturmuşken, yine birden bire kucağına bırakılan saatli bomba ve arkasından gelen sıkıntılı süreç kim olursa olsun herkesi rahatsız eder, oluşan kamuoyu baskısıyla yanlış kararlar almaya mecbur bırakabilirdi.
Ama Mehmet Ali Aydınlar'ın yaklaşık 7 ay süren başkanlık macerasında yaptığı her hareket, her açıklama yanlışlıklarla doluydu. Süreç başladığında yaptığı "mahkeme kararını beklemeliyiz, esas olan masumiyet karinesi" açıklamalarından sonra, "başkan Fenerbahçeli nasılsa" baskılarıyla ve başta Lütfi Arıboğan olmak üzere federasyon yöneticilerinin desteğiyle (!) içinden çıkılmaz bir yere sürüklenen Türk futbolu, bugün yapılan istifa açıklamasıyla arapsaçına dönmüştür.
"Süper Kupa'nın oynanacağı" açıklamasıyla başlayan saçmalama ve yalanlama süreci, dün yapılan "görevimizin başındayız, taşın altına elimizi koyuyoruz" açıklamasıyla Mehmet Ali Aydınlar açısından sona ermiş görünüyor.
Bu yaşanan süreç boyunca Mehmet Ali Aydınlar ve federasyon yetkilileri o kadar skandal kararlara imza atmışlardır ki, bu saçmalamalara UEFA bile dayanamamış ve kendilerini yarı yolda bırakmıştır. Apar topar alınan kararla Fenerbahçe'yi Avrupa'ya göndermeyenler topu UEFA'ya atmış, "eğer Fenerbahçe katılırsa 5 yıl Avrupa'dan Türk takımlarını men ederiz dediler" bahanesiyle kararın UEFA tarafından alındığını söylediler. UEFA'nın mandası altına girdiklerini açık açık beyan eden federasyon yetkilileri oluşan kamuoyu baskısı sonucu, "UEFA bizi bağlamaz" tarzında saçma bir açıklama yapmışlardır.
Fenerbahçe'nin CAS'ta açmış olduğu davanın ciddiyetini gören UEFA anında futbol federasyonunu satarak Cornu'yu görevden almış ve kararı federasyonun verdiğini açıklamıştı.
Bu sıcak gündemde küme düşürülme-ligden çekilme tartışmaları yaşanırken, önce play-off sistemi, ardından da 58. maddenin değiştirilmesi isteği herkesin kafasını daha da karıştırdı. Şike ve teşvikle sonuna dek savaşacağını açıklayan, bunun sonunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacağını söyleyen federasyon başta olmak üzere, Fenerbahçe'nin ligde olmaması durumunda büyük zarara uğrayacağını bilen diğer takımlar ve yayıncı kuruluş, (sözde) bu düzenleme ile Türk futbolunu kurtaracağını düşünüyordu.
58. maddenin uygulanması durumunda, mahkeme kararı sonucunda küme düşürülmesi gereken, kupaları elinden alınması gereken Fenerbahçe bu maddenin değiştirilmemesi için baskı yaparken başta Kulüpler Birliği Başkanı sıfatıyla genel kurulda 58. maddenin değiştirilmesi için konuşmalar yapan Yıldırım Demirören, hayır!' kararı sonrası dakikasında dönerek "Fenerbahçemiz" diyerek alınan kararı savunuyordu.
Federasyonun almış olduğu bu hezimet (!) sonrası istifa beklenirken, Mehmet Ali Aydınlar "görevimizin başındayız, Türk futbolunu kurtaracağız" açıklamasını daha dün yapmıştı. Ta ki UEFA'dan yeni bir açıklama gelene dek. UEFA'nın CAS'taki mahkeme sırasında yapmış olduğu savunmadan bir kesit:
"Şayet TFF elinde bulunan delillerden tatmin olmaz ve kulüp yetkililerinin şike yaptığı konusunda bir karara varamazsa, UEFA'ya kulübü Şampiyonlar Ligi'nden çekmenin erken bir karar olduğunu söyleme yetkisindedir. TFF bu savunmayla bize Fenerbahçe'yi ihraç edeceğini bildirmeseydi biz onu oynatırdık"
Mehmet Ali Aydınlar'ın kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama yaptığı ve yapamadığı icraatlar sonucu hem federasyon başkanlığını eline yüzüne bulaştırdı, hem de çok sevdiği ve sevildiği Fenerbahçe camiasından dışlandı. Kimsenin sevmediği bir adam olarak anılacak.
Çok yazık...